lala

19 Eylül 2008 Cuma

Yeni Adres

Arkadaşlar blogumu değerli arkadaşım

Ali'nin yardımıyla aşağıdaki adrese

taşıdım. Oradan takipe devam ; )



Oh Yes Baby!

Yapılan acayip yorum üzerine ben de kısacık bir not düşmek istedim. Sevgili gençler, bu ne bir felsefe blogu ne sosyoloji ne de bir siyaset blogu. Bu, bu tarz ilgi alanlarımdan bir nevi kaçış için bir köşeye konulan saçmalama blogu. Tutup da beni tanımadan yorumlarda bıdı bıdı yapmayın. Komik oluyorsunuz :)

Ben Gürültü İsterim Arkadaş!


İnternet üzerinde dolanırkene vıcık vıcık bir yazıya geldim, midem bulandı. Bir tane arkadaşımız köyün ve köyün güzelliklerinden filan bahsetmiş, hayatında hiç köy görmediğini, mutlaka emekli olunca sessiz bir köye taşınacağını filan söylemiş. Te allam...


Şimdi ben her yaz köye giden bir homosapiens olarak bu arkadaşa buradan sesleniyorum; köyün merak edilecek birşeyi yok! Bir sürü ot, bok, püsür... Böcekler filan da işin cabası. Yıllardır şehirde yaşamış biri olarak köyde belki 2 hafta (o da en iyimser ihtimal) dayanabilirsin, ondan sonra şehre kaçmanın yollarını ararsın. İşin mi yok? Haftasonu sessiz bir yerde tatile çık, daha iyi.


Hiç doğa dostu bir insan değilim. Daha doğrusu şu yeşilliklere ölüp biten insanlardan değilim. Tamam, manzaraysa manzara -bir şey demedik. Ama şehir dediğin gürültülü, pis, kalabalık, nevrotik olacak! Trafiği sıkışık, suyu pis olacak, insanlar metrodaki yürüyen merdivenleri beklemeden kendileri koşar adım yürüyecek, ne bileyim... Daha uzar gider bu liste. Ben sessizliğe bir süre dayanamam, gürültü isterim! (Pazar sabahı uykumu bölmemeniz şartıyla)

Erkeklere Hediye Almak


Ben tam bir hediye alma özürlüsüyümdür. Bayan olsun erkek olsun, kime hediye alacaksam belli sınırların dışına çıkamam, yaratıcı hediyeler alamam. Ama bayanlara hediye almak nispeten daha kolay. Hiç olmadı al bir takı, kolye filan kurtul :) Erkeklere öyle değil ama... Ne zaman bir erkek arkadaşıma hediye almam gerekse bunalımlara girerim. Hele o doğum günleri yok mu?! Mesela Kasım ayında toplam 14 doğum günü var ve bunların 11'i sevdiğim erkek arkadaşlarıma ait. (Gachayım :P ) T-shirt filan alsak, yok o olmaz -çok klasik. Kravat alsam, takmıyorlar ki? E tutup da teknoloji meraklılarına cep telefonu, araba meraklılarına ferrari alacak değilim ya. Ne alacağım ben bu insancıklara yahu?

Yeni Takıntım


Daha önceki bir yazımda da söylediğim gibi acayip bir gezme hevesi içindeydim. Bu yazdan geçti artık tabii ama önümüzdeki yaz için WAT, Interrail gibi programları araştırıp durdum. Artık o gezme hevesim kesinlikle daha spesifik bir alana indirgendi : Manhattan. Deviantart'tan her gün tonlarca Manhattan'ın fotoğrafı indirdiğim yetmiyormuş gibi, bir de vikipedi, insider's guide gibi sitelere de daldım. Derdim ne bilmiyorum :)


______________________


Şöyle de bir özetleyeyim Manhattan'ı sizler için;


Manhattan, New York'un ticari, kültürel ve finansal merkezi olan 5 ana bölgelerinden birisidir. Birleşmiş Milletler Merkez Binası ve New York Borsası burada bulunmaktadır. (Yıkılmadan önce İkiz Kuleler de Manhattan'da bulunuyordu.) Etnik yapısı itibariyle nüfusun çoğunluğu İspanyol/Latin kökenli.


"Manhattan" adı Lenape dilinde "bir çok tepeden oluşan ada" anlamına gelir. Günümüzde, tepeler yerine dev gibi gökdelenlerle bezeli bir ada konumundadır Manhattan. Bir köprüyle Brooklyn'e bağlanır. (Brooklyn Köprüsü)


ABD'nin 4 büyük medya devi şirketleri de Manhattan'ında bulunmaktadır; Fox, ABC, NBC, CBS.


Ulaşım çoğunlukla toplu taşıma araçları ile sağlanır. Özel araç kullanımının minimum miktarda olması oldukça dikkat çekicidir. Şehirde toplu taşıma aracı kullanım yüzdesi %75'tir. Nüfusun %70'inin kendine ait özel bir aracı yoktur.


Manhattan'ın (daha doğrusu tüm New York'un) yerleşim planı dünyaca ünlüdür; ızgara sistemi. Bu sisteme göre sokaklar doğu-batı yönünde, caddeler ise kuzey-güney yönünde uzanır. Şehre yukarıdan baktığınızda adeta dev bir SOS tablosuyla karşı karşıya kalırsınız. (İlkokulda oynadığımız SOS oyunu var ya :D )


Manhattan ana olarak 3 bölgeye ayrılmıştır; uptown (yukarı şehir), midtown (orta şehir) ve downtown (aşağı şehir).


İklim şartları açısından okyanusun etkisiyle ılıman bir havaya sahip olan Manhattan, aynı zamanda bir eğitim merkezidir. Columbia Universitesi, New York Üniversitesi gibi oldukça kaliteli ve köklü eğitim kurumları Manhattan'da yer alır.


Son olarak Manhattanization'dan bahsetmek gerekir, ki bu deyimi kabaca "Manhattan'lılaştırmak" şeklinde Türkçe'ye çevirebiliriz. Bu deyim, şehrin karakterini belirttiğine inanılan oldukça yüksek ve kalabalık nüfuslu gökdelenleri kapsar. Bu deyim, 1960-70 yılları arasında San Fransisco'ya da yeni gökdelenler inşaa etmeye başlayan inşaat firmalarını "San Fransisco'yu da Manhattan'lılaştırıyorlar" diye protesto etmek için kullanılmıştır.


______________________



Yaa işte böyle :)

18 Eylül 2008 Perşembe

Yoksa Ben Zurna Mıyım?


Şizofren kişiliklerim yükselişte seyrederken, duygularımda dalgalanmalar görülmekte bu ara. Kendimi mektup yazmaya verdim. Benim için çok önemli 2 kişiye 4'er sayfadan toplamda 8 sayfa mektup yazdım. Bütün günümü de (yani 18 eylülü) düğün davetiyeleri satan yerlerde geçirdim. Neymiş? Ben sıradan zarflarla mektup postalamak istemezmişim de, illa afilli bir zarf olucakmış. Kıçı kırık tek bir zarfa 7 milyon verince rahatladım. Anladım ki ben kazıklanınca özüme dönüyorum :)
Ayrıca bir adet alışveriş merkezini didikledim resmen. Teknoloji mağazalarından çıkmayıp, "o ne? bu ne?" tarzında sorularımla görevlileri delirttikten sonra bujiterilere daldım. Her küpeye bir kulp takıp, mağazadaki en boktan küpeyi alıp çıktım. Sonrada küpeyi güzelce paketleyip çekmeceme koydum. Sevmediğim birine hediye etmek üzere :)

Ayrıca, bir aşırı neşe, bir yerinde duramamazlık, bir kıpırtılar, bir afralar tafralar. Hayır n'oluyor? Allah'ın unuttuğu yerlerin birindesin şu anda. Can sıkıntısından ölüyorsun. İzmir'e gitmene daha çok var. Üstelik gidip gitmeme konusunda acayip bir ikilem içindesin. Bu havalar kime?

Bu rüzgargülü ya da kelebek havalarım yakında sönecek, benden size söylemesi.


Ay fiil mayself veri weyırd -es yujıl

Acaba


"...Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı

Vaktinde anlamanın sevinci mi

Ya da biraz geç kalmanın o gereksiz tedirginliği mi

Hangisi..?


Ama belli ki sonundayız herşeyin;

en sonunda."



*Edip CANSEVER